Sanat, insanlık tarihinde önemli bir rol oynamış, duyguları ifade etmenin, düşünceleri aktarmanın ve estetik deneyimlerin bir aracı olarak kabul edilmiştir. Ancak, bu yaratıcı ifade biçimi sadece insanlara özgü müdür, yoksa hayvanlar da sanat yapabilir mi? Bu soru, bilim insanlarını, sanatçıları ve hayvan davranışları uzmanlarını uzun süre boyunca etkilemiştir.
Hayvanlar, doğal içgüdüleri, sosyal etkileşimleri ve çevreleriyle etkileşimleri aracılığıyla karmaşık davranışlar sergilerler. Bazı hayvanlar, örneğin filler ve maymunlar, araştırmalarda alet kullanma yeteneğine sahip oldukları ve karmaşık problemleri çözebilecekleri gösterilmiştir. Ancak, bu davranışlar sanat üretme yeteneği ile özdeşleştirilebilir mi?
Birçok hayvan türü, çeşitli şekillerde iz bırakabilir veya çeşitli malzemelerle etkileşimde bulunabilir. Örneğin, maymunlar, boya fırçalarını kullanarak tuval üzerinde izler bırakabilirler. Aynı şekilde, fil ve aslanlar, boya ile kaplı bir tabloya dokunarak ilginç desenler oluşturabilirler. Ancak, bu eylemleri sanat olarak değerlendirmek, hayvanların yaratıcı bir ifadeye sahip olduğunu iddia etmek anlamına gelir mi?
Bazı bilim insanları, hayvanların sanat yaratma yeteneklerini basit bir davranış örneği olarak görür ve bu eylemlerin insan sanatının karmaşıklığına eşdeğer olmadığını savunur. Diğerleri ise, hayvanların sanatsal ifadeye sahip olabileceklerini düşünür ve bu tür davranışların duygusal ifade, zevk ve estetik değer taşıyabileceğini öne sürer.
Ancak, hayvanların sanat yapabilme kapasitesi üzerine yapılan araştırmalar henüz net bir sonuca ulaşmamıştır. Sanatın soyut düşünce, sembolizm ve anlamın karmaşıklığı ile ilişkili olduğunu düşünürsek, bu yeteneğin sadece insanlara özgü olup olmadığını anlamak zor olabilir.
Sonuç olarak, hayvanların sanat yapma kapasitesi üzerine yapılan araştırmalar devam etmektedir. Ancak, şu anda sahip olduğumuz bilgilerle, hayvanların yaratıcı ifadeye sahip olup olmadığını net bir şekilde belirlemek mümkün değildir. Bu konudaki bilgi birikimi ilerledikçe, hayvanların sanatsal yetenekleri konusundaki görüşler de daha netleşebilir.
Hayvanlar Sanatçı Olarak Değerlendirebilir Mi?
Doğal olarak sanat yaratan bazı hayvanlar vardır. Örneğin erkek çardak kuşları, dişileri cezbetmek için geliştirdikleri karmaşık alanlar olan “bower (çardak)”lar oluştururlar. Bu “bower”lar genellikle dallardan yapılmış ve kısa V şeklinde geçişlere benzeyen şekillerde şekillendirilmiştir. Erkek çardak kuşları, genellikle taş veya kabuk gibi gri ve beyaz kalıntılarla çevrelerini sarar, ardından bu alanları insan yapımı plastik atıklar gibi dikkat çekici renkli nesnelerle özenle süslerler. Bu çardak kuşlarının yapım için belirli bir vizyonları var gibi görünüyor, çünkü araştırmacılar nesneleri karıştırdıklarında çardaş kuşları, onları eski pozisyonlarına geri düzenlerler.
Diğer hayvan sanatçılar da insan araçlarını kullanır. Congo, bir şempanze, bu konuda ilk ün kazanan örneklerden biridir. 1950’lerin ortalarından itibaren Congo’ya kalem ve boya malzemeleri verildi ve kendi isteğiyle soyut sanat eserleri yaratmak için kullandı. Yeteneği 1957’de Britanya televizyonunda sergilendi. Tıpkı çardak kuşları gibi Congo’nun da belirli bir vizyonu olduğu gözlemlendi; araçları bitmeden alındığında, onların geri verilmesi için yalvarırken, tamamlandıktan sonra resim yapmaya devam etmesi istendiğinde ise reddederdi.
Daha yakın tarihten bir örnek olan Pigcasso, 2016’da Güney Afrika’da doğdu. Aynı yıl endüstriyel bir domuz çiftliğinden kurtarılarak Cape Town dışındaki bir çiftlik hayvanı koruma alanına getirildi. Pigcasso, fırçalara tuhaf bir ilgi gösterdikten sonra, sahibi onu yiyecek ödüllerini kullanarak tuvale taşımak için eğitti. O zamandan beri yüzlerce soyut tarzdaki resim yaptı ve bazıları on binlerce dolar karşılığında satıldı.

Hayvan sanatıyla ilgili önemli bir soru, yaratıcıların kendi içsel bir istekten ve ilgiden kaynaklanıp kaynaklanmadığıdır. 2014 yılında Melbourne Hayvanat Bahçesi’nde yapılan bir fil ressam çalışması, fil ressamların etkinlikten herhangi bir stresle ilgili davranış azalması kazanmadıklarını gösterdi. Bu da kendi yönlendirmeleri ve büyülenmeleri için bir gösterge olabilir. Daha çok, sanki sadece hayvanat bahçesi görevlisinin talimatları doğrultusunda hareket ediyorlarmış gibi görünüyor. Bu durumda, sanatları daha çok etraflarındaki insanlar için hayvanlar tarafından yapılmış gibi.
Hayvan sanatı, sanatın gerçekte ne olduğunu yeniden düşünmemizi sağlar ve hayvan zihnine dair içgörüler sunabilir. Kazara oluşturulan bir şey sanat sayılabilir mi? Diğer taraftan, kendi istekleriyle yapılmış gibi görünen hayvan sanatı, örneğin Congo’nun ya da Pigcasso’nun eserleri, bazı hayvanların ilk başta düşündüğümüzden daha derin iç hayatlara ve potansiyele sahip olup olmadığını düşündürür.