Sinema, farklı sanat dallarını bir araya getiren ve kendine özgü anlatım teknikleriyle öne çıkan bir sanat formudur. Bu nedenle, “yedinci sanat” olarak adlandırılır. Bu terim, ilk olarak İtalyan asıllı Fransız sinema kuramcısı Ricciotto Canudo tarafından kullanılmıştır. Canudo, 1911 yılında yayımladığı “Altıncı Sanatın Doğuşu: Sinematograf Üzerine Deneme” başlıklı manifestosunda, sinemayı altıncı sanat olarak tanımlamıştır. Daha sonra, 1923 yılında yayımladığı “Yedi Sanat Bildirisi” ile sinemayı yedinci sanat olarak nitelendirmiştir.
Canudo’nun sınıflandırmasına göre, güzel sanatlar şu şekilde sıralanır:
- Mimari
- Heykel
- Resim
- Müzik
- Şiir (Edebiyat)
- Dans
- Sinema
Canudo, sinemanın bu sanat dallarının özelliklerini bir araya getirdiğini ve bu nedenle yedinci sanat olarak kabul edilmesi gerektiğini savunmuştur. Sinemanın görsel ve işitsel unsurları, mimari, resim ve heykel gibi plastik sanatların yanı sıra müzik, edebiyat ve dans gibi ritmik sanatların birleşimini içerir. Ayrıca, sinema teknolojinin olanaklarını kullanarak bilim ve sanatı birleştirir.
Sinemanın yedinci sanat olarak kabul edilmesinin bir diğer nedeni, onun diğer sanat dallarından farklı olarak hareketli görüntüler ve sesler aracılığıyla hikaye anlatma yeteneğidir. Bu özellik, sinemayı hem görsel hem de işitsel bir deneyim haline getirir ve izleyicinin duygusal tepkilerini derinlemesine etkiler.
Sinema, farklı sanat dallarının birleşimi ve kendine özgü anlatım teknikleriyle “yedinci sanat” unvanını hak eden bir sanat formudur. Ricciotto Canudo’nun bu kavramı ortaya atması, sinemanın sanatsal değerinin kabul edilmesinde önemli bir rol oynamıştır.
KAYNAK |
Tunç Yıldırım (2022) Sinemanın “Yedinci Sanat” Olma Niteliği: Ricciotto Canudo’nun Schopenhauer ve Hegel Felsefelerinden İlham Aldığı Bütüncül Sanat Görüşü Üzerine Bir İnceleme https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/2210459 |