1920 yılı, sinema dünyasında önemli bir dönemeçtir. Bu dönem, sessiz filmlerin hüküm sürdüğü, siyah-beyazın büyüsüyle seyirciyi etkileyen bir çağı temsil eder. 1920’nin en iyi filmleri, sanatın ve teknolojinin muazzam bir birleşimini sergileyerek sinemanın evriminde kilit bir rol oynamıştır. Bu yazıda, 1920 yılında çekilen en etkileyici ve unutulmaz filmlere odaklanarak, o dönemin sinema dünyasının zenginliğini keşfedeceğiz. O yılda ortaya çıkan başyapıtlar, sinema tarihinde iz bırakan ve bugün bile kült statüsünde olan eserlerdir. Bu filmler, hem o dönemin toplumsal ve kültürel bağlamını yansıtarak tarihe ışık tutar, hem de sinemanın evrimindeki önemli adımları gözler önüne serer. 1920’nin en iyi filmleri, sinema tutkunlarını geçmişin büyülü perdesine götürerek unutulmaz bir yolculuğa davet ediyor.
1. Dr. Caligari’nin Muayenehanesi | Das Cabinet Des Dr. Caligari
“Dr. Caligari’nin Muayenehanesi” (Almanca: Das Cabinet des Dr. Caligari), Alman yapımı bir sessiz film ve korku klasiği olarak kabul edilen 1920 tarihli bir eserdir. Bu film, yönetmen Robert Wiene tarafından yönetilmiştir ve senaryosu Carl Mayer ve Hans Janowitz tarafından yazılmıştır.
Film Konusu
“Dr. Caligari’nin Muayenehanesi,” Francis adındaki bir karakterin yaşadığı olayları anlatır. Francis, kuzeni Alan’la birlikte ufak bir Alman kasabasında yaşamaktadır. Dr. Caligari adında tuhaf ve gizemli bir doktor, kasabaya gelir ve bir hipnotizma gösterisi düzenlemeye karar verir. Dr. Caligari, bir cesedi hipnotize ederek ölüyü kontrol edebileceğini iddia eder.
Doktorunun başarılı bir şekilde gerçekleştirdiği gösteriden sonra, kasabada bir dizi gizemli cinayet başlar. Francis, arkadaşı Alan’ın da kurban olmasıyla birlikte, Dr. Caligari’nin peşine düşer ve onun karanlık sırlarını açığa çıkarmaya çalışır. Film, gerçeklik ile sanrı arasındaki çizgileri sorgulayan ve gotik bir atmosfere sahip bir hikayeyi anlatır.
2. Der Golem, Wie Er In Die Welt Kam | The Golem
Der Golem, Wie Er In Die Welt Kam” veya “The Golem,” 1920 yapımı Alman sessiz filmidir. Bu film, Paul Wegener’in hem başrolünde oynadığı hem de yönettiği bir eserdir. Aşağıda, “The Golem”un konusu hakkında genel bir özet bulunmaktadır:
Film Konusu
Film, 16. yüzyılda Prag’da geçer. Yahudi topluluğu, şehri korumak ve onları Hristiyan saldırılardan korumak için kendi büyücü ve bilgini Rabbi Loew’u görevlendirir. Rabbi Loew, kendi elleriyle büyülü bir kil heykeli olan Golem’u yaratır. Golem, devasa bir yaratıktır ve Rabbi’nin kontrolünde şehri savunmak için kullanılır.
Ancak, Rabbi Loew’un yardımcısı Famulus, Golem’u kendi kontrolüne alır ve onu serbest bırakarak felakete neden olur. Golem, kontrolsüz bir şekilde dolaşmaya başlar ve masum insanlara zarar verir. Rabbi Loew, Golem’u durdurmak ve kontrolüne geri almak için çabalar.
Film, mitoloji ve Yahudi efsanelerine dayanırken, aynı zamanda toplumsal ve dini temaları işler. Golem, insan eliyle yaratılan güçlü ancak kontrolsüz bir varlık olarak sembolize edilir ve film, gücün ve yaratıcılığın sorumlulukları üzerine derinlemesine düşündürür.
Bu film, Alman dışavurumcu sinemasının bir örneği olarak kabul edilir ve döneminin önemli eserlerinden biri olarak sayılır. Ayrıca, Golem karakteri, sinema tarihinde ve korku edebiyatında önemli bir figür haline gelmiştir.
3. Ceza | The Penalty
“The Penalty” (Ceza), 1920 yapımı bir Amerikan filmidir. Wallace Worsley’in yönetmenliğini üstlendiği bu dramatik, korku ve suç türündeki film, Gouverneur Morris ve Charles Kenyon tarafından yazılmıştır. Oyuncu kadrosunda Lon Chaney (Blizzard), Charles Clary (Dr. Ferris), Doris Pawn (Barbary Nell), Milton Ross (Lichtenstein), Kenneth Harlan (Dr. Wilmot Allen), Claire Adams (Barbara Ferris) ve Ethel Grey Terry (Rose) gibi önemli isimler bulunmaktadır.
Film Konusu
Film, deforme olmuş bir suç dehası olan Blizzard’un hikayesini anlatır. Blizzard, San Francisco şehrini yağmalamayı ve yanlışlıkla bacaklarını kesen doktordan intikam almayı planlamaktadır. Zeki ve tehlikeli bir karakter olan Blizzard, intikam arayışında şehri kaosa sürüklerken, onun etrafında gelişen olaylar seyirciyi dramatik ve gerilim dolu bir atmosfere çeker. Blizzard’un trajik geçmişi ve hedefleri, film boyunca izleyiciyi etkileyici bir hikayeye yönlendirir.
“The Penalty,” 1920’de çekilmiş olmasına rağmen, Lon Chaney’in etkileyici performansı ve filmde işlenen karanlık temalar nedeniyle zaman içinde klasikleşmiş bir eser olarak kabul edilmiştir. Film, suç, intikam ve insan doğasının karmaşıklığına dair derin temaları işleyerek dikkat çekerken, Lon Chaney’in karakterine hayat verdiği unutulmaz performansıyla da öne çıkar.
4. Way Down East
“Way Down East,” 1920 yılında yönetmen D.W. Griffith tarafından çekilen bir sessiz filmidir. Filmin senaryosu Lottie Blair Parker’ın aynı adlı oyunundan uyarlanmıştır. Film, 19. yüzyılın başlarında geçen bir dramatik hikayeye odaklanmaktadır.
Film Konusu
Ana karakterimiz Anna Moore, küçük bir kasabada yaşayan masum bir genç kızdır. Anna, zengin ve çekici bir genç adam olan Lennox Sanderson ile tanışır. Lennox, Anna’ya aşık olur ve onunla evlenmeyi teklif eder. Ancak asıl amacı, Anna’yı kandırarak onunla birlikte olmak olan Lennox, evliliklerini bir oyun olarak görür.
Anna, Lennox’un teklifini kabul eder ve evlenir, ancak daha sonra gerçekleri öğrenir. Lennox’un niyetleri ortaya çıktığında, Anna büyük bir hayal kırıklığına uğrar. Lennox, genç kadını terk eder ve hamile olduğunu öğrenen Anna, toplumun bakış açısından kaçmak için kasabasını terk eder.
Anna, kuzeni Martha Bartlett’in yanına sığınır ve burada yeni bir yaşam kurmaya çalışır. Bu süreçte Anna, John Livingston adlı bir genç çiftçiyle tanışır. Ancak Anna’nın geçmişi, onun mutlu bir yaşam sürmesine engel olabilir. Film, Anna’nın yaşadığı zorluklar, toplumsal normlar ve ahlaki değerler üzerine odaklanan güçlü bir dramatik hikayeyi işler.
“Way Down East,” döneminin popüler bir filmi olmuş ve özellikle D.W. Griffith’in yönetmenlik becerileri ve melodramatik unsurlarıyla dikkat çekmiştir.
5. The Revenge of Tarzan
“The Revenge of Tarzan” (1920), Harry River ve George M. Merrick tarafından yönetilen, başrollerinde Gene Pollar (Tarzan) ve Karla Schramm (Jane) gibi oyuncuların yer aldığı bir aksiyon macera filmidir. Film, Tarzan ve Jane’in, Tarzan’ın kardeşi Rokoff’un kötü niyetli planlarına karşı mücadelelerini konu alır.
Film Konusu
Hikaye, Kontes de Coude’un yardım çağrısına yanıt olarak başlar. Tarzan ve Jane, Fransa’ya doğru yola çıkarlar, ancak karşılarına çıkan zorluklarla dolu bir serüvenle karşılaşırlar. Kontes de Coude, Tarzan’ın kardeşi Rokoff tarafından zulme uğratılmıştır ve intikam almak istemektedir. Tarzan, bu haksızlığa karşı adaleti sağlamak ve sevdiklerini korumak amacıyla harekete geçer.
Film, 90 dakika boyunca izleyiciye heyecan verici sahneler, vahşi doğa atmosferi ve Tarzan’ın güçlü yetenekleriyle dolu bir macera sunar. Tarzan, doğanın güçleriyle uyum içinde, zorlu koşullara karşı mücadele ederken, Jane de sevgisiyle ve cesaretiyle Tarzan’a destek olur. İkili, Rokoff’un planlarını bozmak ve adaleti sağlamak için birlikte çalışır.
“The Revenge of Tarzan”, 1920’lerin sinema atmosferini yansıtan, heyecan verici bir Tarzan filmidir. Macera, aksiyon ve romantizmin birleştiği bu yapım, izleyicilere unutulmaz bir eğlence sunar.
6. Thou Art the Man
Thou Art the Man” (Sen Suçlusun) adlı 1920 yapımı filmin yönetmenliğini Thomas N. Heffron üstlenmiştir. Filmde başrolleri Robert Warwick (Myles Calthrope) ve Lois Wilson (Joan Farrant) paylaşmaktadır. J. M. Dumont (Henry Farrant), Clarence Burton (Matt Solomon), Harry Carter (Mr. Prescott) ve Jane Wolfe (Mrs. Prescott) gibi isimler de önemli rollerde yer almaktadır.
Film Konusu
Film, paralı asker Myles Calthrope’un hikayesini anlatır. Myles, işverenlerinin elmas kaçakçısı olduğundan şüphelenir ve Afrika madenlerindeki işinden ayrılarak güneye doğru yolculuk yapar. Yolda Joan Farrant ile tanışır ve ona aşık olur. Joan, kardeşi Henry’nin elmas kaçakçılığı işinden habersizdir. Myles, aile şirketinde bir pozisyon bulur ve teslim etmesi için kendisine verilen yasal belgeleri içeren zarfın içindeki elmaslar nedeniyle hapse atılır.
Cezaevinden çıktıktan sonra Myles, Prescott şeker plantasyonunda bir iş bulur ve burada Joan ile tekrar karşılaşır. Myles’ı suçlayan Joan, işvereni Bay Prescott’ın çabalarıyla Myles’ın masumiyetini anlamaya başlar. Sonunda suç, ölüm döşeğindeyken Myles’ı temize çıkaran Farrant’a yüklenir. Joan, Myles’ın aslında masum olduğunu anladığında ona giderek af diler.
“Thou Art the Man”, dramatik olaylarla dolu bir hikayeye sahip olan ve adaletin sonunda yerini bulduğu bir film olarak izleyicilere sunulmuştur.
7. Şey Hakkında Hiçbirşey | Something To Think About
“Something to Think About,” 1920 yapımı bir sessiz film olup, ünlü yönetmen Cecil B. DeMille tarafından yönetilmiştir. Jeanie Macpherson tarafından yazılan senaryo, filmdeki temel unsurları oluşturur. Filmde başlıca rolleri oynayan oyuncular şunlardır: Elliott Dexter (David Markley), Gloria Swanson (Ruth Anderson), Monte Blue (Jim Dirk), Theodore Roberts (Luke Anderson) ve Claire McDowell (Housekeeper).
Film Konusu
Film, zengin bir adam olan Markley’in, demircinin kızı Ruth’ın eğitimini finanse etmesiyle başlar. Markley, Ruth ile evlenme teklif eder, ancak Ruth, şehir işçisi Jim Dirk ile kaçar. Ruth ve Jim, bir metro kazasında hayatını kaybeder. Bu trajik olaydan sonra Markley, Ruth’ı korumak amacıyla sadece isim olarak evlenmeyi teklif eder.
“Something to Think About,” sosyal konuları ve insan ilişkilerini ele alan duygusal bir drama olarak öne çıkar. Film, sınıf farklılıkları, ahlaki değerler ve fedakarlık gibi temaları işler. Ayrıca, filmin döneminde popüler olan melodramatik unsurları içerir.
Cecil B. DeMille’in yönetmenliğindeki film, döneminin sinematografik özelliklerini yansıtarak, duygusal derinlik ve karakter gelişimi üzerine odaklanır. “Something to Think About,” 1920’lerin sinemasının temel özelliklerinden biri olan sessiz film formatında çekilmiştir. Film, o dönemdeki toplumsal normları ve değerleri yansıtarak izleyiciye düşündürmeyi amaçlar.
8. Convict 13
“Convict 13,” sessiz film döneminin ünlü komedi oyuncularından Buster Keaton’ın başrolde yer aldığı bir kısa filmidir. Film, 1920 yılında çekilmiştir ve Keaton’ın kariyerinin erken dönemlerine aittir. Buster Keaton, sessiz film döneminin en önemli oyuncularından biri olarak kabul edilir ve slapstick tarzındaki komediyle tanınmaktadır.
Film Konusu
Filmde, Buster Keaton karakteri, yanlışlıkla cinayetle suçlanan bir gençtir. Ancak, olayların gelişimiyle birlikte, Keaton’ın karakteri mahkum olmak yerine hapishane gardiyanı olarak kabul edilir. Hapishanedeki olaylar, komik ve absürd durumlarla dolu bir şekilde ilerler. Keaton’ın karakteri, cezaevindeki günlük rutini ve karışıklıklarıyla başa çıkmaya çalışırken, olaylar geliştikçe izleyiciye güldürücü anlar sunar.
“Convict 13,” Buster Keaton’ın fiziksel mizah yeteneklerini ve pratik efekt kullanımını gösterdiği bir film olarak bilinir. Keaton’ın yaratıcı slapstick komedisi ve filmdeki görsel espriler, sessiz film döneminin klasiklerinden biri olmasını sağlamıştır. Bu kısa film, Buster Keaton’ın başarılı kariyerinin başlangıcına işaret eder ve onun komedi sinemasındaki önemli katkılarından biridir.
9. Anna Boleyn
Anna Boleyn” (1920), Ernst Lubitsch’in yönettiği bir Alman sessiz filmidir. Film, tarihi bir dramatik aşk hikayesini temel alır ve Anna Boleyn’in hayatına odaklanır. Anna Boleyn, İngiltere Kralı VIII. Henry’nin ikinci eşi ve Kraliçe Anne’dir. İngiltere tarihinde önemli bir figür olan Anna Boleyn’in hayatı ve trajik sonu, bu filmde dramatik bir şekilde işlenir.
Film Konusu
Film, Anna’nın saraydaki entrikalarla, aşkla ve politik oyunlarla dolu hayatını konu alır. Anna’nın kralın ilgisini çekmesi, saray içindeki rekabetler ve entrikalar, filmdeki temel unsurlardan biridir. Aynı zamanda Anna’nın aşk hayatına ve politik güç mücadelelerine odaklanan romantik bir hikaye sunar.
“Anna Boleyn,” Ernst Lubitsch’in yönetmenlik yeteneklerini sergileyen bir yapıt olarak kabul edilir. Lubitsch, filmde dönemin atmosferini başarıyla yansıtarak, seyirciyi tarihi bir yolculuğa çıkarmayı başarır. Ayrıca, filmdeki oyunculuk performansları ve dönemin sinematografik teknikleri de övgü almıştır.
Bu film, sessiz dönemin önemli yapıtlarından biri olarak kabul edilir ve tarihi dramatik hikayesiyle dikkat çeker.
10. Helen of Four Gates
“Helen of Four Gates” (1920), Cecil M. Hepworth tarafından yönetilen bir İngiliz sessiz filmidir. Film, Alma Taylor’ın canlandırdığı Helen karakteri etrafında dönmektedir. Diğer önemli oyuncular arasında James Carew (Abel Mason), Gerald Ames (Hinson), George Dewhurst (Martin Scott) ve Gwynne Herbert (Mrs. Tripp) bulunmaktadır.
Film Konusu
Film, reddedilen bir delinin ölü kadının kızını evlat edinmesini ve onu bir suçluyla evlendirmesini konu alır. Helen karakteri, çılgın adamın etkisi altında kalmış, hayatı boyunca hiç olmadığı kadar zorlu bir durumla karşı karşıya kalmıştır. Bu durum, film boyunca dramatik bir atmosfer oluşturur ve izleyiciyi duygusal bir yolculuğa çıkarır.
Cecil M. Hepworth’un yönetmenliğindeki “Helen of Four Gates,” döneminin sinematografik özelliklerini yansıtarak, sessiz film döneminin dramatik ve duygusal temalarını işlemiştir. Film, o zamanların teknolojik sınırlamalarına rağmen, oyunculuk performansları ve atmosfer yaratma becerisiyle dikkat çekmiştir.
1920 Yılında Vizyona Giren İzlenmeye Değer Diğer Filmler
- Bir Hafta | One Week
- Romeo and Juliet in the Snow
- Outside The Law
- Bullet Proof
- Bleak House
- High and Dizzy
- Love Without Question
- The Saphead
- Just Pals
- Das Wandernde Bild
- The Mark Of Zorro
- Dr. Jekyll And Mr. Hyde
- The Silent Avenger
- Hip Hip Hypnotism
- When Dawn Came
- The Six Best Cellars
- Wanted At Headquarters
- Der Letzte Der Mohikaner
- The Champion Liar
Kaynak: imdb.com | picryl.com